Osmanlı’nın miras bıraktığı lezzetlerden nohut mayalı Ramazan çöreği, bu yıl da iftar sofralarına konuk olmaya devam ediyor. Tekirdağ’da 30 yılı aşkın müddettir üretimine devam eden klâsik tanım, eşsiz kokusu ve lezzetiyle herkesi kendisine hayran bırakmaya devam ediyor.
Nohut mayalı Ramazan çöreği, asırlar öncesinden aktardığı yüzlerce tarifle Türk mutfağının temellerini oluşturan Osmanlı mutfağının klâsik tanımlarından bir tanesi. Günümüzde bilhassa Tekirdağ’da, 30 yıldır nohut mayasıyla imaline devam edilen ramazan çöreği, usta ellerde hazırlanarak taş fırınlarda pişirilmeye devam ediyor.
USTALIK GEREKTİREN BİR İŞ
Bu klâsik lezzetin hazırlanma etabının epey zahmetli olduğunu söyleyen fırıncı Ekrem Ökten; “Nohutlu ramazan çöreği ustalık gerektiren bir iş. Mayası, hamuru hepsi birbiriyle zincirleme ve zahmetli bir iş. Biz her sene çöreği Tekirdağ’da layıkıyla yapıyoruz” ifadelerini kullandı.
KESİNLİKLE KATKI UNSURU İÇERMİYOR
Ramazan çöreğini hazırlarken rastgele bir katkı unsuru kullanmadıklarına vurgu yapan Ökten, “Nohut mayasının kıvamını tutturmak çok değerli. Maya sıcak ve soğuk sevmez. Nohut mayasından yapıldığı için rastgele bir katkı unsuru yok. Yalnızca ramazan ayına özel olduğu için önemli” halinde konuştu.
RAMAZAN’DA SOFRALARIN VAZGEÇİLMEZİ
Ramazan çöreğinin hem eşsiz lezzeti hem de doyurucu olması nedeniyle çok tercih edildiğini söyleyen Ümit Arın, her yıl Ramazan ayında kesinlikle sofralarında Ramazan çöreğine yer verdiklerini belirtti.
Tekirdağ’ın sembol lezzetlerinden birisi haline gelen Ramazan çöreği için, Tekirdağ Ticaret ve Sanayi Odası ile Tekirdağ Kültür ve Turizm Müdürlüğü işbirliğiyle 2024 yılında Türk Patent ve Marka Kurumuna coğrafik işaret başvurusu yapıldığı öğrenildi.